30 Ağustos 2009 Pazar

Yer altı Edebiyatı Üzerine Notlar ve Yedek Parça Fanzin Hakkında Açıklama...

Yedek Parça Fanzin uzun zamandır üzerine çalıştığımız bir projedir. Kendini geliştiren, kendi öz gücüyle adımlar atmak için çabalayan bir çalışmanın ürünüdür. Uzun zamandır kendi aramızda tartıştığımız “yer altı edebiyatı bir küfür edebiyatı mıdır? İlla da bir karamsarlık olmak zorunda mıdır? Yer altı edebiyatı, edebiyatın alt kollarından biri midir yoksa bir edebiyat dalı mıdır?” gibi sorulara verdiğimiz bir cevaptır.



Yer altı edebiyatı, edebiyat dünyası içerisinde tasviri fazla kullanmadan, anlatacağı konuyu direk anlatan ve konularını sıradan konular dışında seçen bir edebi akımdır. Ancak temel metin olarak anlattıkları her zaman günlük hayattan beslenen, yaşamdan konulardır ki asıl anlamıyla yer altı denilen akım bir politik görüşün ortaya çıkardığı bir sanat akımıdır. Politik olarak yasaklanan, ciddi anlamda baskılarla karşılaşan ya da anlatmak istediklerini direk anlatamayan sanatçıların olayları başka konular üzerinde anlatma çabasının bir ürünüdür. Yer altı edebiyatının en önceli kitaplarından sayılan “dövüş klubü” veya “betty blue” gibi eserler ya da manga çizimleri dediklerime en büyük örneklerdir.



Yer altı bir başkaldırı şekli olarak ortaya çıkmakta ancak bu başkaldırı boş ve gereksiz olmamaktadır.

Yer altı soyut bir yazın akımı değildir.



Bir yaklaşım sorunudur. Hayata bir yaklaşım sorunudur. Anlatmak istediklerini direk anlatır. Gereksiz laf ebeliklerinden kaçınır, soyut bir yaklaşımı, soyut bir yazı mantığını kabul etmez. Kullanılan dilin basitliği ve anlatmak istediğini direk anlatması ile ortaya çıkar. Yukarı da da dediğim gibi, konu ilk bakışta anlamsız gelebilir ama aslında okunduğunda gerçek anlamını ortaya koyar.

Yer altının bir derdi vardır.



Anlatmak istediği bir konusu ve bu konu için bir tarzı vardır. Bir başkaldırı edebiyatı yaratır ama bu başkaldırıyı hiçbir şekilde boş gereksiz bir başkaldırı olarak göstermez. Var olan bütün totaliter sistemlere karşı çıkması ile kendisine bir yer edinmiştir. Ötekilerle olan ilişkisi çok önemlidir çünkü yer altı bir öteki kültürdür.



Devrimciler, sosyalistler, transseksüeller, fahişeler, demiryolu işçileri gibi sistem tarafından yaşamın köşelerine atılmış insanların sığınağı konumundadır yer altı edebiyatı. Başkaldırı çizgisini net bir şekilde belirlemiştir. Boş bir başkaldırı yolları arabeske çıkartırken, yer altı edebiyatı bütün yolları direnişe ve gerçeğe çıkartır. Bu sebeple bu işle uğraşan insanlar yer altı edebiyatının sınırlarını iyi çizmek, ona göre davranmak zorundadır.



Yazılarında sadece küfür olan, anlamsız gereksiz uzun cümleler kullanıp, bol küfür koyarak bir şeyler yazdığını sanan kişi hiçbir şey yazmamıştır. Sadece küfür ile yapılan edebiyat bir yer altı edebiyat örneği değil, bir arabesk kültür ürünüdür. Küfür sizin yazınızı okunur kılmaz, sizi farklı olduğunuzu söylediğiniz kişilerden ayırmaz, öyle gösterir ama siz sevmediğinizi söylediğiniz insanlar içindesinizdir.



Yer altı soyut değildir demiştik. Yazılarınız sadece gereksiz, uzun, anlamsız cümleler ile dolu ise ve bir okuyucu onu anlaması için uzun uzun okumak zorunda kalıyorsa sizin yaptığınız soyut bir edebi metindir ve bu da yeraltının mantığına aykırı bir durumdur.



Anlatmanız gereken bir derdiniz olması lazım. İnsanlara bunu net bir şekilde anlatmanız lazım. Okunulduğunda “evet bu yazı bunun için yazılmıştır” denmelidir. Öyle ki içinde küfür olmayacak değil, sadece küfür edebiyatını yer altı olarak algılamayın.



Karamsarlığa gelirsek; yer altının en güzel yanı içinde aslında karamsarlıktan çok bir direniş ışığı sunmasıdır. Önce size ne kadar kötü bir durum içinde olduğunuzu anlatır ama sonra da bunun için bir ışık gösterir. Sadece aşk için yazılmış ve sadece karamsar olan yazılar bir yer altı örneği değildir. Sorun karanlıklar içinde olmaktan çok bu karanlığın yıkılma anıyla ilgilidir. Biraz önceki tanımda olduğu gibi, uzun gereksiz soyut metinlerin yanında uzun gereksiz karamsar metinler olan yazılar ve illa da intiharla ya da karanlıkla biten metin bir anlam ifade etmez. Bir adamın intiharı yazılabilir. Yazının sonunda adam ölebilir. Bunlar sorun değil. Bunu anlatmak için kullandığınız dil ve yazınızın içinde olduğu ruh hali. Sorun işte bu! “Şizofren Aşka Mektup” ile “Sana Gül Bahçesi Vaatetmedim” şizofreni üzerine iki metindir ama ilk söylenilen sadece acı üzerine kurulmuş ve sadece acıyı anlatmıştır ancak ikinci metin bir acıyı anlatırken ondan çıkış yolları için fikir edinmemizi sağlamıştır.



Yer altı bir başkaldırı edebiyatıdır.



Burada ayrıca üzerinde durmamız gereken konu da şudur; yer altı bir öteki oluşumdur! Hiçbir şekilde belirli bir kalıbı olmayan, belli bir kalıba girmeyen ve tüm totaliter mantıkları eleştiren bir yapılanması olan bir harekettir. Hayatın kenarlarında, sınırlarında yaşayanlar, sistemin hiçbir normuna uymayan kişilerin edebi isyan kültürüdür. Sistemin alternatifini sunan, boş bir isyanı hiçbir şekilde kabul etmeyen bir tarzı vardır. Bundan dolayıdır ki, yer altı akıllıca düzenlenmiş bir isyan akımıdır.



Yedek Parça Fanzin, kendine bu soruları soran, bu sorulara cevaplar arayan bir projedir. Yukarıda okuduğunuz cevaplarla yetinmemekte, bunları araştırmakta, bulduğu cevapların yanlış olma ihtimalini göze almakta, bu yüzden her an bir gelişim süreci içinde olan bir projedir. Elinizde bulunan üçüncü sayısı ile birlikte kendi gelişiminde bir adım daha atmış bundan sonra çıkacak dergileri tek tema üzerinden çıkartmaya başlamıştır. Bunun amacı, yazarlarımızın kendilerini geliştirmesi ve tekrarlama olmamasıdır. Her sayı farklı bir tema deneyecektir.



Yedek Parça Fanzin, bir edebiyat dergisi olarak kendisini geliştirmeyi önüne hedef koymuş, yer altı edebiyatını bir edebi akım olarak belirlemiş bir projedir. Yedek Parça’yı herkes alabilir ama kendine ait bir okuyucu kitlesinin olmasını isteyen, onu geliştirecek her türlü görüşe açık olan bir projedir. İleride okuyucularının bir şeyler öğrendikleri bir çalışma olma hedefi vardır. Fanzin olmanın önemini bilen, hem fanzin hem de bir edebiyat dergisi olarak bir bakış açısı yakalamış, anlatmak istediği bir derdi ulaşmak istediği bir hedefi olan, bunun için de ciddi anlamda kendisi ile her zaman çatışan bir projedir. Her sayı bizim için yeni fikirleri denediğimiz bir çalışmadır. O yüzden de kalıpları olmayan bir proje olarak göz önünde olacaktır.

Yukarıda da belirtmiştim, bu dergiyi herkes alabilir ama bizim derdimiz yeni şeyler öğretmek olduğundan, kendine ait bir okur oluşumu içindedir. Dergiyi sahiplenen, dergiye bir şeyler katan her okur, Yedek Parça Fanzin yazarı ve çalışanıdır.



Yedek Parça Fanzin, kendisini her daim bir sınırları olmayan, kalıplara sığmayan bir fanzin olarak tanımlamaktadır.



İyi okumalar!

2 yorum:

  1. mail adresinizi bulamadığım için buradan özel bir ileti yazmak istedim.
    Gezici festival kapsamında gösterilen "5 nolu cezaevi" belgeselini izleyemedim.
    Bunu nerden edinebilirim veya izleyebilirim?
    Yardımcı olabilirseniz sevinirim.
    İyi akşamlar

    YanıtlaSil
  2. Merhaba.Yakında yayına girecek sitemiz için kültür-sanat dosyası hazırlıyoruz. Önce degilerle başladık, şimdi fanzinlerle devam etmek istiyoruz. Bazı sorular göndersek cevaplar mısınız. Barış dipdalga(at)dipdalga.net

    YanıtlaSil

İzleyiciler